Antibiyotik nedir?
Antibiyotik, herhangi bir mikroorganizma tarafından, başka bir mikroorganizmayı öldürmek veya çoğalmasını durdurmak için üretilen her türlü madde.Kemoterapötik, Antibiyotiklerle aynı özellikleri gösteren fakat mikroorganizmalardan elde edilmeyen kimyasal veya sentetik maddelerdir.
Antibiyotik TarihiÇinliler, Eski Yunan ve Eski Mısır gibi bazı medeniyetlerde
bazı hastalıkların tedavisinde küflenmiş bileşenler ve bazı bitkilerin
kullanıldığı söylense de antibiyotikler aslında 20. yy’a kadar bilinmiyordu.
Antibiyosis
ilk olarak 1877 yılında Louis Pasteur ve Robert Koch
tarafından tanımlanmıştır.
Bazı hastalıklara mikroorganizmalar sebep olur ve bunlar havadan gelir.
«Germ Teorisi»
«Miasma Teorisi»
1854-1915
Paul Ehrlich
«Side-chain» teorisi ve
«Magic Bullets»1908’de
Nobel Ödülü, Fizyoloji ve Tıp alanında Paul Ehrlich hayvanlar üzerinde yaptığı
çalışmalarda; hayvan vücuduna verilen zehirden sonra, hayvanın kendi doğal
savunma mekanizması ile bu zehre karşı panzehir ürettiğini gözlemledi. Bu yöntemin insanlar
üzerindeki etkilerini incelemek istedi. Hayvanların ürettiği panzehirlerin insanlara ne gibi
faydalar sağlayabileceğini araştırmaya başladı.
Difteriye karşı bağışıklık kazanmada at serumunun etkileri incelendi ve olumlu
sonuçlar verdiği gözlemlendi.
Modern antibiyotik çalışmaları 1909 yılında Paul Ehrlich’in dar-spektrumlu bir
antibiyotik olan Savlarsan üzerindeki
çalışmalarıyla başlamıştı.
Savlarsan, frengi hastalığının tedavisinde
etkili olmuştur.
1928
Alexander Fleming
1928 yılında çalışmaları inceliyordu ki ilginç bir mantar kolonisi keşfetti, mantarlar Staphylococcus aureus bakterisi tarafından
sarılmış kaplarda yetişmişlerdi.
Bunun
anlamı mantarın zararlı hücreleri yok ettiğiydi. Bunun
önemini hemen kavradı ve bir yıl sonra (1929da) Penisilin adını verdiği keşfi hakkında
bir makale yayınladı.
Fleming buluşunu buradan daha ileriye taşımadı. Buluşun bu günkü
haline gelmesi iki farklı bilim adamına kalmıştı, Howard Florey ve Ernst Boris Chain, penisilininin
geliştirilip etkili bir hale getirilmesini sağladılar. Fleming, Florey, ve Chain, 1945 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü paylaştılar.
Etki mekanizmalarına göre antibiyotikler
1-Bakteri hücre duvar sentezini engelleyenler;
β-Laktamlar
Glikopeptitler
lVankomisin
lTeikoplanin
Sikloserin
Basitrasin
Tüm β-laktam antibiyotikler;
bakterilerde hücre duvarı sentezinden sorumlu penisilin bağlayan proteinlerin
(PBP) transpeptidaz aktivitesini bloke
ederek peptidoglikan sentezini engellemek
suretiyle etki ederler. Sonuçta hücre duvarı sentezi yapılamayan bakteri lizise uğrar ve ölür. β-laktam antibiyotikler bakterisidal etkilidirler . Beta-laktam antibiyotiklere karşı
bakterilerin kullandıkları en yaygın direnç mekanizması bu antibiyotikleri inaktive eden beta-laktamaz enzimlerinin üretimidir. Bu enzimler penisilin, sefalosporin, monobaktam veya karbapenem gruplarından birini
veya birkaçını enzimatik hidroliz yoluyla etkisiz hale getirebilirler.
Değişik bakteriler tarafından plazmid ya da kromozom kontrolünde sentezlenen çok sayıda
ve farklı yapıda beta-laktamaz enzimleri bulunmaktadır ve klinik açıdan sorun teşkil
etmektedir. Bu amaçla
beta-laktamaz inhibitörleri
geliştirilmiştir. Ancak, bu inhibitörlerin de tüm enzim tiplerine karşı etkili olmadığı bilinmektedir.
•Doğal penisilinler
•Başlıca gram-pozitif bakterilere etkilidir.
A-grubu beta-hemolitik
streptokoklar ve pnömokoklar etkili olduğu bakteriler arasındadır.
Stafilokokların ise % 90’ından fazlası
salgıladıkları penisilinaz enzimi ile penisilinleri inaktive eder.
•Penisilinaza dirençli penisilinler (Antistafilokoksik penisilinler)
•Stafilokokların hemen tamamının salgıladığı penisilinaz enzimine dayanıklı olan tek penisilin grubudur. Ayrıca streptokoklara da
etkisi vardır. Hemen sadece stafilokok infeksiyonlarında kullanılır. Bu nedenle antistafilokoksik penisilinler olarak da bilinirler.
•Aminopenisilinler
•Penisilinin etki spektrumuna ilaveten E.coli, P.mirabilis, Salmonella ve Shigella türleri gibi bazı gram-negatif bakteriler de etki alanına girer.
Monobaktamlar
Bu grup
antibiyotikler içinde klinik kullanımda olan tek örnek aztroenamdır. Güçlü gram negatif etkinliğe sahiptir. Ayrıca P aeruginosa’ ya da iyi etkilidir.
Ancak, gram-pozitif
bakteriler ve anaerop bakterilere karşı
etkinliği hiç yoktur. Yani dar spektrumlu bir antibiyotikdir.Karbapenemler
Günümüzde
mevcut antibiyotikler içinde en geniş etki alanına sahip olan gruptur. Bu grupta klinik kullanımda olan
iki ajan imipenem ve daha sonra kullanıma
giren meropenemdir. Etki alanları arasında
belirgin bir fark yoktur. Meropenemin gram-negatif,
imipenemin gram-pozitif etkinliği
biraz daha fazladır. Anaeroplara etkinlikleri arasında pek fark yoktur.
Karbapenem grubu antibiyotikler
son derce geniş spektrumlu oldukları için rezerv olarak saklanmalı ve daima son seçenek olarak kullanılmalıdırlar.Bakteri hücre duvar sentezini engelleyenler;
β-Laktamlar
Glikopeptitler
lVankomisin
lTeikoplanin
Sikloserin
Basitrasin
Glikopeptitler
Peptidoglikan zincirinin uzamasını engeller. Gram pozitif koklara karşı aktifken, negatiflere aktif değildir . Çünkü dış membranı geçebilecek kadar küçük
değiller.
Birçok kullanım alanının
yanında özellikle ciddi β-laktam alerjisi olan hastalarda
Gram pozitif
bakteri infeksiyonları için kullanılırlar.
Sikloserin
Temel peptidoglikan altbirimlerinin oluşumunu engeller. Mycobacterium tuberculosis basiline karşı etkili bir antibiyotiktir.
Tüberküloz tedavisi için
birinci basamak ilaçların kullanılamadığı ya da yetersiz olduğu durumlarda
kullanılan ikinci basamak ilaçlar arasında yer alır. Diğer bakterilere karşı da
aktif olmasına rağmen sikloserin tüberküloz
enfeksiyonların tedavisi haricinde yaygın olarak kullanılmaz.Basitrasin
Stafilokoklara
etkili bir
antibiyotiktir. Diğer
antibiyotiklerle
bir arada yara, apse veya yanıklara sürülebilir. Basitrasin ağız yoluyla verilemez, çünkü bağırsaklardan emilmez. Genelde göz pomadı,
yara pomadı vb. içerisinde kullanılır.
2-Membran geçirgenliğini engelleyenler;
•Polimiksin
•Deterjanlar ile yapısal
benzerlikleri ile bakterilerin sitoplazmik membranında
bulunan fosfatidil etanolamin'i selektif olarak tahrip ederek bakterinin ölümüne neden olan polipeptit yapıda bir antibiyotiktir. Nefrotoksik ve nörotoksik yan etkileri olduğundan sadece topikal kullanılır. Sadece gram (-) bakterilere etkidir.
•Polienler
•Membran transport
proteinlerini inhibe ederler. Anti fungal antibiyotiktir. Özellikle amino
asitlerin ve glukozun membrandan geçişini engellerler.
•Azoller
•İmidazol grubu bileşiklerdir. Hem yüzeysel hem de sistemik mantar enfeksiyonlarının
tedavisinde kullanılırlar.
3-Protein sentezini engelleyenler;
Bu
antibiyotikler, bakteride protein sentezini sağlayan ribozomların çeşitli bölgelerine bağlanarak,
bakterinin büyümesi
ve yaşaması
için gerekli proteinlerin yapımını engellerler.
•Makrolidler,
•Makrolidler Streptomyces
türleri tarafından üretilen benzer kimyasal yapılara sahip antibiyotiklerdir.
1952 yılında Filipinler'de topraktan üretilen Streptomyces erythratus'tan ilk makrolid olan eritromisin elde edilmiştir. Makrolidler yan etkiler açısından günümüzde en
güvenilir antibiyotik grubudur. Makrolidlere örnekler: Eritromisin, Klaritromisin, Azitromisin...
•Tetrasiklinler,
•Keşfedildikleri dönemde etki
spekturmu geniş bir antibiyotik grubu
olan tetrasiklinler birçok
bakteri türünde direnç gelişmiş olması nedeniyle popülaritelerini yitirmiş
durumdadırlar. Bu yüzden kullanımları çok kısıtlıdır.
•Linkozamidler,
•Ribozomların aynı bölgesine
bağlandıklarından makrolidler ile kullanıldığında antagonistik (makrolidlerin
etkisini gölgeleyici) etki gösterirler. Diğer antibiyotik seçenekleri uygun
olmadığında nadiren kullanılırlar. Antibiyotiğe bağlı kanlı ishalin en sık
sebebidirler.
4-Nükleik asit sentezini engelleyenler;
4-Nükleik asit sentezini engelleyenler;
Nükleik
asitlere etki eden bu antibiyotik grubuna «kinolonlar» denir. Tamamen sentetiktirler. Kinolonlar, DNA-giraz enzimini inhibe ederek bakterisid etki gösterirler. Kinolonların etkisine maruz kalan
bakteriler bölünemezler, anormal şekilde uzayıp ölürler. Daha fazla gram(-) ler olmak üzere gram(+) bakterilere de
etkilidirler.
Antibiyotiklerle ilgili bu bilgiler Ege Üniversitesi Biyokimya Bölümü mezunu Filiz Taşcı tarafından sitemize gönderilmiştir.
Sizlerde yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı biyokimyagentr@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
Sizlerde yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı biyokimyagentr@gmail.com adresine gönderebilirsiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder