Biyokimya mesleğinin tanımı

Biyokimya, biyolojik sistemlerin kimyasal yapı ve işlevlerini moleküler düzeyde inceleyen bir bilim dalı olup....

Biyokimya lisans eğitimi veren üniversiteler

Biyokimya bölümü lisans eğitimi Türkiye'de ilk Ege Üniversitesi Fen fakültesinde başlamıştır.Daha sonra 2011 yılında Sivas Cumhuriyet.....

Biyokimya ve canlılar

Biyokimya, bitki, hayvan ve mikroorganizma biçimindeki bütün canlıların yapısında yer alan kimyasal maddeleri ve canlının yaşamı boyunca sürüp giden kimyasal....

Karbohidratlar

İnsan ve hayvan vücudunda glikojen, bitkilerin yapısında nişasta ve selüloz olarak yer alan karbonhidratlar (CHO); karbon, hidrojen ve oksijen atomlarından meydana gelmiş organik bileşiklerdir.....

Enzimlerin Biyokimyadaki yeri ve önemi

Bir kimyasal tepkimeye sebep olan ve onu hızlandıran, çoğunlukla Protein yapısında olan organik Maddeye Enzim denir.....

Pages

Sitemize Hoşgeldiniz

13 Kasım 2015 Cuma

Likopen nedir?

Likopen nedir? 

Likopen sebze ve meyvelerde doğal alarak bulunan karoten familyasına ait bir pigmenttir. Bir çok araştırma göstermiştir ki likopen prostat kanseri, sindirim sistemi, göğüs kanseri, akciğer kanseri ve yaşlılıktan dolayı oluşan kalp dejenerasyonunu aktif olarak engelleyebilir. 

Kanseri önler mi? 

Kanser riski bir çok nedenlere bağlıdır. Beslenme önemli olanlarından biridir. Uzun bir zamandan beri, taze besin ve işlenmiş meyve ve sebze yemek sağlıklı beslenme olarak kabul edilmektedir. Domates ve domates ürünleri likopen içeriği olarak zengindir. Likopenin vucutta anti-oxidant olarak görev yapmaktadır. Şu anda herhangi bir yiyeceğin kanseri önleyeceği sonucuna varmak çok erken ise de, araştırmalar umut vericidir. 

Nasıl çalışır? 

Likopen vucut tarafından absorve edilen bir anti-oxidant?tır ve zarar görmüş hücreleri onarmaya yardımcı olur. Anti-oxidant?lar kansere sebebiyet verebilecek DNA oxidasyonuyla savaşan bir bileşimdir. Kandaki likopen miktarı arttıkça, okside edilmiş bileşikler azalır. 

Nelerde Likopen bulunur? 

İnsan vucudu likopen üretemez fakat besinlerde hazır olarak bulunur. Tropikal meyvelerde, karpuzda, kırmızı greyfurtta bulunur. Ancak likopenin %85?i domates ve domates ürünlerinde bulunur. Sırasıyla domates salçası, ketçap, domates suyu likopence zengindirler. Araştırmalar göstermiştirki kan sistemimiz likopeni en iyi şekilde işlenmiş domatesten (salça, ketçap v.b.) absorve etmektedir. 

Likopence Zengin Olan Sebze ve Meyveler Ürün Likopen (mg /100 g) 

Domates Salçası 85 
Domates Ketçabı 15.9 
Domates suyu 9.5 
Domates sosu 14.1 
Karpuz 4.0 
Pembe Grayfurt 4.0 
Taze domates 3.0 

*Likopen oranı iklim şartları, toprak yapısı ve domates çeşidine göre değişiklik göstermektedir.

Likopen hakkında daha fazla bilgi için www.lycopene.org sayfasına bakınız.

13 Ekim 2015 Salı

Türk Genom Projesi çığır açacak

TÜSEB Başkanı Keleştemur, "Türk Genom Projesi, tüm hastalıkları kapsayacak. Her türlü hastalığın genetik temeline inerek önleyici tedbirler alabileceğiz" dedi.


KAYSERİ - MUSA ÖZYÜREK
Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanı Fahrettin Keleştemur, Türk Genom Projesi'nin Türkiye'de sağlık alanında çığır açacağını belirterek, "Türk Genom Projesi, tüm hastalıkları kapsayacak. Her türlü hastalığın genetik temeline inebileceğimiz gibi genetik yapımızın da bazı hastalıklara karşı eğilimi olup olmadığına bakarak, önleyici tedbirler alabileceğiz" dedi.
Keleştemur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2016'da hayata geçirilmesini bekledikleri Türk Genom Projesi'nin ülkenin gen haritasının çıkarılmasını sağlayacağını söyledi.
Projeyle Türkiye'yi sağlıkta bekleyen risklerin, varsa toplumda hastalıklara karşı genetik eğilimlerin ve hangi alanlarda olduğunun belirleneceğini ifade eden Keleştemur, tüm bunlara karşı önleyici tedbirler alınabilmesi için projenin çok önem taşıdığını vurguladı.
Projenin birkaç milyar doları bulabilecek çok büyük bir çalışma olduğunu anlatan Keleştemur, projenin, sağlıkta çığır açacağını söyledi. 
Kişiye özel kanser tedavisi dönemi
Keleştemur, kişiye yönelik tedavi yönteminin son yıllarda en fazla konuşulan konuların başında yer aldığına dikkati çekti.
Türkiye'nin bu alanda geri kalmaması hatta Avrupa'nın önüne geçebilmesi için "Onkogen Projesi"ni hayata geçirdiklerini anlatan Keleştemur, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesinin hastanesi Massachusetts General Hospital ile protokol imzaladıklarını söyledi.
Protokol kapsamında Türk hekimlerin, Harvard Üniversitesinde özellikle kişiye özel kanser tedavisi konusunda eğitim göreceğini ifade eden Keleştemur, şunları kaydetti:
"Yakın zamanda kanserde kişiye özel tedavi dönemi başlamış olacak. Şu an uygulanmamasının nedeni, maliyetinin fazlalığı ama gittikçe yeni ve ileri teknolojilerle bu maliyet düşürülüyor."

10 Ekim 2015 Cumartesi

Tavuk tüyünden hidrojen depolama malzemesi ve biyodizel üretme makinesine ödül


Bosna Hersek’in Türk kolejinde matematik öğretmeni olarak çalışan Aydan Meydan , Google tarafından dünyanın ilham veren en iyi eğitimcisi seçildi. Mesleğin temel ilkesinin, öğretmenliği ve öğrencileri sevmek olduğunu söyleyen Aydan öğretmen, öğrencileri sevdikleri alanlar konusunda cesaretlendirmenin önemine işaret ediyor.
Bosna Hersek’in Türk kole-jinde matematik öğretmeni olarak çalışan Aksaraylı Aydan Meydan (28), Google tarafından dünyanın ilham veren en iyi eğitimcisi seçildi. Aydan öğretmen, “İlham Veren En İyi Öğretmen” dalında ilk kez ödülün verildiği Google Science Fair 2015 Bilim Olimpiyatları’nda öğrencileri Anela Arifi ve Ilda İsmail’in projesine verdiği destek ve gösterdiği özveriyle aday oldu. Aydan öğretmen, “Bu özveriyi dünyanın dört bir yanındaki Türk okullarındaki öğretmen arkadaşlarım gösteriyor. Ben onların adına bu ödülü aldım. İnşallah güzel kapılar açılmasına vesile olur.” dedi.
Aydan öğretmenin ödülüne konu olan proje ise “Tavuk tüyünden hidrojen depolama malzemesi ve biyodizel üretme makinesi.” Proje, Google’a dünyanın dört bir yanından gönderilen projeler arasında ilk 20’ye girdi. Google diğer 20 projeden istediği gibi proje sahibi öğrenciler Anela Arifi ve Ilda İsmail’den danışman öğretmenleri Aydan Meydan’ı anlatmalarını istedi. Google diğer öğrencilerin sunumları ile birlikte yapılan değerlendirmeler sonucu 20 proje danışmanı içinde Aydan öğretmeni “İlham Veren En İyi Öğretmen” seçti.
Öğrencilerine ilham verdi
Aydan Meydan 1996 yılından beri Bosna Hersek’te faaliyet gösteren Sema Eğitim Kurumları’na bağlı Tuzla şehrindeki Türk kolejinde 7 yıldır öğretmenlik yapıyor. Bu sene Bosna Hersek’te düzenlenen ‘Bosepo Proje Yarışması’na öğrencileri Anela Arifi ve Ilda İsmail ile katılan Aydan öğretmenin projeleri bir hayli ilginç. Proje, tavuk tüylerinden hidrojen depolama malzemesi ve biyodizel üretmek için iki reaktörlü bir sistemi temel alıyor. Öğrencilerin,  Aydan öğretmen ile birlikte geliştirdiği bu proje, Google Science Fair 2015 elemelerinde ilk 20’ye girdi. Aynı zamanda Google, bu projelerin arkasındaki gizli kahramanları bulmak için “İlham Veren En İyi Öğretmen” dalında bir yarışma başlattı. Aydan öğretmen yarışmada ilham veren en iyi öğretmen seçildi. Ödülünü ise ABD’de San Francisco’da kendi öğrencilerinin elinden aldı. Bu başarı sayesinde Google okula 5000 dolar lego eğitim seti ve 10 bin dolar sınıf bursu verdi.
Ödülü, aynı özveriyi gösteren öğretmenler adına aldım
Aydan Meydan, öğretmen ve öğrencilerin ufkunu genişleten bu yarışma ile dünyanın birçok ülkesine proje yarışmalarına katılma şansı yakaladıklarını belirtti. Meydan, “Bu ödülü almam  dünyanın çeşitli yerlerindeki Türk okulları adına güzel bir adım. Bu özveriyi dünyanın dört bir yanındaki Türk okullarındaki öğretmenler gösteriyor. Ben bu ödülü onlar adına aldım. Benden daha fazla en az benim kadar çabalıyorlar öğretmen arkadaşlarım, bunu söylemek istiyorum.” dedi.
İşin sırrı sevmek ve sabretmek
Mesleğin temel ilkesinin, öğretmenliği ve öğrencileri sevmek olduğunu söyleyen Aydan öğretmen, mesleğine lisede karar vermiş. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra mesleğine Bosna Hersek’teki Türk kolejinde başlamış. Yedi yıla yakındır Bosna’da öğretmenlik yapan Aydan Meydan, “Yurtdışında öğretmen olmanın zorlukları olduğu gibi güzellikleri de var. Öğrencileri doğru yönlendirmek çok önemli, ‘neyi isterseniz yapabilirsiniz, sadece isteyin’ demekti bizim yaptığımız.” diyor. Proje gruplarında sabır ve yol göstericiliğin önemine değinerek, “Öğrenciler işin arka tarafını göremeyebiliyorlar, ehemmiyetini anlayamayabiliyorlar, onlara cesaret vermek ve yol göstermek, belki de örnek olmak gerekiyor. İkinci olarak da onları çok sevmek ve sabretmek gerekiyor.” ifadelerini kullanıyor.
Ülkemizi tanıtmaktan başka yaptığımız bir şey yok
Öğrencileri tarafından bilime ve matematiğe teşvik ediciliğiyle bilinen Aydan Meydan öğretmen, Bosna’da savaş zamanında Türkiye’den gelen öğretmenlerin fedakarlıklarının insanların dilinde olduğunu da hatırlatıyor. Aydan öğretmen, “Biz de dünyanın dört bir yanına yayılan diğer öğretmenler gibi buraya ülkemizi, dilimizi ve kendimizi anlatmaya geldik. Yaptığımız tek şey ülkemizi ve insanlarımızı tanıtmak. Yaptığımız başka bir şey yok.” şeklinde konuşuyor.
Kaynak : zaman.com.tr

Biyoyakıt için Ar-Ge merkezi kuruldu




Fatih Üniversitesi, Biyoyakıt Üretimi Teknolojileri Araştırma, Geliştirme ve İnovasyon Merkezi’ni (BİYÜTAGEM) devreye aldı. Merkez ile hayvansal ve bitkisel ürünlerden yararlanılarak, enerji ithalatının minimuma indirilmesi amaçlanıyor.
Türkiye’nin ham petrol ithalatı 7 ayda geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 46,9 artıp 13 milyon 710 bin 501 ton oldu. Ham petrol ithalatı temmuz ayında yüzde 62,6 artıp 2 milyon 511 bin 763 tona dayandı. Enerjiye ödenen meblağ 50-55 milyar doları buldu. Bu rakamlar sanayinin maliyetlerini artırıyor, halkın da cebini yakıyor. Enerji giderlerini indirmeyi amaçlayan Fatih Üniversitesi, bu çerçevede yeni bir proje hayata geçirdi. Üniversitenin Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Didem Akça Güven, İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından 1 milyon 400 bin lira bütçe ile teşvik edilen projesi BİYÜTAGEM’i hayata geçirdi. Merkezde ilk olarak, tarımsal ürünlerden elde edilecek biyoyakıtlar sanayicinin kullanımına sunulacak.
BİYÜTAGEM’in açılış töreninde söz alan Güven, bu merkezin faaliyete geçmesinin İstanbul ve Marmara Bölgesi için önemli bir adım olduğunu belirtti. Güven, merkezin amaçlarını yeni enerji varlıklarının üretimi, doğal varlıkların korunması, dışa bağımlılığın minimuma indirilmesi olarak açıkladı. Güven, “Dünyada biyoyakıt üretiminde Brezilya ilk sırada. Avrupa’da üretim artıyor. Türkiye’de biyoyakıt üreten 3 alan var. Dünya 3. kuşak biyoetanol üretimine gidiyor. Türkiye’de böyle bir şey yok. Hedefimiz, benzin ve motorinle de harmanlanarak kullanılabilen bir biyoyakıt türü olan biyoetanolü ana hammaddesi şeker ve nişastalı bitkilerden elde ederek üretime sunmak. Böylelikle Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını indirmek.” dedi.
Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan ise hayvansal ve bitkisel ürünlerden elde edilecek enerjinin pek çok ülkeye, akademik kuruma örnek olması temennisinde bulundu. Şerif Tekalan, ayrıca dünyanın ileri ülkelerinin akademik kurumlarının Türkiye’ye güvendiklerini, BİYÜTAGEM’in bu anlamda önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak : zaman.com.tr

TÜBİTAK, kanser tedavisinde kullanılmak üzere milli biyobenzer ilaç molekülü üretecek


Biyoteknolojik ilaç dair çalışma başlatan TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü, kanser tedavisinde kullanılmak üzere ulusal biyobenzer ilaç molekülü üretecek.
Türkiye’de tamamı yurtdışından ithal edilen biyoteknolojik ilaç dair çalışma yapan TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM), kanser tedavisinde kullanılmak üzere ulusal biyobenzer ilaç molekülü üretecek.
TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü İmmünogenetik Laboratuvarı araştırmacılarından Dr.Koray Balcıoğlu, muhabirine yaptığı açıklamada, ulusal biyobenzer kanser ilaç geliştirme ve üretimiyle alakalı 10 ay önce proje başlattıklarını söyledi.
Dünyada her yıl yaklaşık 8 milyon insanın kanser nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade eden Balcıoğlu, kanserle alakalı birçok çalışma yapılmasına rağmen yeni bir ürün geliştirmede zorluklarla karşılaşıldığını dile getirdi.
Balcıoğlu, Türkiye’de kanser ilacı maliyetlerinin yüksek meydana geldiğini vurgulayarak, “Yurtdışına bağımlı olduğumuzdan ötürü dışarıdan kanser ilacı getirmek zor oluyor. Biyoteknolojik ilaçlar dünyada çok popüler oldu. Bilhassa biyobenzer dair nihai 2 senede hızlı gelişmeler yaşandı. Bununla alakalı biyoteknolojik ilaçların pazar payına bakıldığında yaklaşık 40 milyon dolar kar getirmektedir. Ülkemizde 2014 yılında 1,6 milyar liralık onkolojik ilaca ödeme yapılmıştır. Bu nedenle biz proje kapsamında yerli olarak biyobenzer molekül geliştirmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.
“Çalıştığımız ilaçların yan etkileri henüz düşük”
İlacın antikor üreten DNA dizilerini klonlanarak memeli hücrelerine aktarılacağını ve üretimlerini sağlayacaklarını aktaran Balcıoğlu, şöyle konuştu:
“Bu ilaçlar üretildikten sonra uluslararası standartlarda karakterizasyonu yapılacak ve henüz sonra da büyük ölçekte imalata geçilecek. Bu çalışma Türkiye’nin yurtdışına bağımlılığını azaltacak ve ekonomik olarak da katkı sağlayacaktır. Teknolojiyi ülkemize kazandırdıktan sonra birçok farklı biyobenzer molekülü geliştirme bahtımız olacak. Ayrıca bu vesile ile mevcut altyapıyı da geliştirmiş olacağız.”
Balcıoğlu, projenin 4 senede tamamlanmasının öngörüldüğünü bildirdi.

Aspirinin bir faydası daha ortaya çıktı


Mucize ilaç aspirinin faydalarına bir yenisi daha eklendi.Uzmanlar tarafından aspirinin kansere karşı etkili olabileceği açıklandı. İşte yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan aspirinin faydaları.
Daha çok romatizma, soğuk algınlığı, ağrı, kalp krizini önlemede kullanılan aspirinin bir faydası daha ortaya çıktı. Aspirinin faydalarını ve kanserden nasıl koruyabileceği hakkındaki bilgileri haber detayında bulabilirsiniz. Hollanda’da yapılan bir araştırmada, uzun süredir tartışılan aspirinin kansere etkisi incelendi. Sindirim sisteminde kanseri olan 14 bin hasta üzerinde yapılan gözlemde, her gün düzenli olarak aspirin kullananların, kullanmayanlara kıyasla iyileşme ihtimalinin iki kat daha fazla olduğu tespit edildi.
Aspirin kullanan mide ve bağırsak kanser hastalarının hayatta kalma oranının yüzde 75, kullanmayanların ise yüzde 42 civarında olduğu gözlemlendi. Avusturya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen Avrupa Kanser Kongresi esnasında duyurulan gelişme de büyük dikkat çekti. Çalışmada elde edilen sonuçlara göre, özellikle kolon, mide, pankreas ve gırtlak kanseri olan kişilerde aspirin hayatta kalma oranını neredeyse 2 kat artırıyor. Deneylerde, her gün aspirin alan kanser hastalarında 5 yıl sonunda hayatta kalma oranı yüzde 75 olarak ölçülürken, aspirin almayanlarda bu oran yüzde 42’de kaldı. İlacın ‘sihirli’ olduğunu ifade eden uzmanlar, Aspirinin artık reçetelerde yer alması gerektiği görüşünü paylaştı. Oldukça az bir fiyata hayatta kalma oranını artıran ilacın, kasnerli hücrelerin saklandığı kan pıhtılarının azalmasını sağladığı belirtildi. Araştırmayı yürüten Martine Frouws, “Ucuz, markasız ve az yan etkisi bulunan ilaç, sağlık hizmetleri ve hastalara olumlu yönde büyük etkisi olacak” dedi.
Peki aspirin başka hangi hastalıklara iyi gelir?
Alzheimer hastalığına karşı koruyor:Düzenli Aspirin kullananlarda yüzde 13 oranında daha az Alzheimer görülüyor. Fakat öte yandan başka bazı araştırmalar da ibuprofen gibi, kortizon kökenli olmayan antienflamatuarların Aspirin’den daha iyi etki ettiğini savunuyor.
Aspirin beyin kanamasının tekrarını engelleyebiliyor. Ibuprofen ile birlikte alınmadığı takdirde, Aspirin beyin kanamasını engelleyebiliyor. FDA Aspirini ibuprofen maddesiyle birlikte kullanmama konusunda tüketiciyi resmi olarak uyarıyor.
Parkinson hastalığına karşı koruyor. Kadınlar üzerinde yapılan bir araştırma haftada 2 veya daha fazla olmak üzere hayatı boyunca en az bir ay boyunca Aspirin kullanan kişilerde yüzde 40 oranında daha az Parkinson hastalığı görüldüğünü iddia ediyor.
Kaşıntıyı kesiyor
Birkaç tablet Aspirin’i ezip toz haline getirin. Elde ettiğiniz tozu bir miktar nemlendiriciyle karıştırıp kaşınan bölgeye sürün. Bu losyon Aspirin’in cilde nüfuz etmesini sağlayacak ve kaşıntıyı durduracaktır.
Tansiyonu düşürüyor
İspanyol bilimadamlarının yaptığı bir araştırma, Aspirin’in yüksek tansiyona iyi geldiğini ortaya koydu. Her gün alınan 100 miligram aspirin büyük ve küçük tansiyonu belirgin oranda düşürüyor.
Ancak uzmanlar uyarıyor: Aspirini sabah değil, geceleri içmelisiniz.
Güneş yanığına karşı
Yazın bir anda korunmasız olarak güneşin altında kalmaktan kaynaklanan yanıklar bir hayli can yakıcıdır ve ardından cildin kabarcıklar şeklinde su toplamasına neden olur. Ancak çok fazla güneş altında kaldıktan en az bir-iki saat sonra alınacak iki adet Aspirin hem yanmayı hem de cildin su toplanmasını azaltır.
Kalp dostu
Günde en az 75 miligram Aspirin almak kanı inceltip damar iltihaplanmasını önleyerek kalp hastalıkları riskini yüzde 30 oranında düşürebiliyor. Göğüs ağrısı hissedildiğinde bir Aspirin çignemek, olası kalp krizini bastan önlemeye yardımcı oluyor ve kriz geçirilmişse bile bunun yarattığı tahribatı azaltıyor.
Nasıra iyi geliyor
5-6 adet Aspirin i toz haline getirip yarımşar çay kaşığı su ve limon suyuyla karıştırın. Nasırlı bölgeye bu karışımı sürdükten sonra üzerini sıcak ve nemli bir bezle 10 dakika örtün. Aspirin’in içindeki asit nasırı yumusatacak ve süngertasıyla biraz ovduktan sonra nasırınız düzelecektir.
Prostatı önlüyor
Ünlü sağlık merkezi Mayo Clinic’in uzmanları tarafından 1400 erkek üzerinde 5.5 yıl boyunca yapılan bir araştırma, prostat riskinin her gün Aspirin içen erkeklerde iki kat azaldığını gösterdi.
Kolon kanserini önlüyor:
Aile bireylerinizden biri kolon kanseriyse her gün Aspirin içmenizde büyük fayda var. Zira araştırmalara göre günde 81 miligram Aspirin alan erkeklerde kolon kanseri riski, almayanlara göre yüzde 50 oranında düşebiliyor.
Uçukları geçiriyor:
Macar uzmanlar tarafından yapılan bir araştırmaya göre, her gün alınacak 125 miligram Aspirin uçukların cilt üzerindeki ömrünü ortalama 8 günden 5 güne düşürerek, neredeyse yarı yarıya azaltabiliyor. Aspirin, uçuğa neden olan iltihabı da azaltarak, etkilenmiş bölgenin daha çabuk iyileşmesini sağlıyor.
Alzheimer’dan koruyor
Hollanda’daki Erasmus Tıp Merkezi’nde görevli bilim adamları tarafından yapılan bir araştırmaya göre birkaç yıl boyunca düzenli Aspirin kullananlarda Alzheimer hastalığına yakalanma riski, bu ilacı düzensiz kullananlara göre yaklaşık yüzde 80 oranında daha az ortaya çıkıyor.
Kısırlığa iyi geliyor
Arjantinli uzmanlar, çocuk sahibi olamayan bir grup kadın üzerinde testler yaptı. Kadınlardan bir bölümüne sadece kısırlık ilacı, diğer gruba ise kısırlık ilacıyla birlikte 100 miligram Aspirin verildi.
Aspirin, yumurtalıkta kan dolaşımını artırdığı için, ilacı Aspirinle alanların hamile kalma şansı yüzde 40 arttı. Sadece kısırlık ilacı alanlarda ise yüzde 20 artış görüldü.
Siğilleri söküp atıyor
Bir parça bant alın, ortasına yuvarlak bir delik açın ve bu delik tam siğilin üzerine gelecek şekilde bantı cildinize yapıştırın. Uçu banttan dışarı çıkan siğilin üzerine, daha önce toz haline getirdiğiniz Aspirin’i sürün ancak cildinizin diğer taraflarına bulaştırmayın. Sonra bunun üzerini başka bir bantla kapatıp aynı işlemi üç gece üst üste uygulayın. Siğiliniz iyilesecektir.
Felçten koruyor
Felcin nedeni kan pıhtılaşması. Aspirin’in en önemli özelliği de pıhtılaşmayı önlemesi. Her gün alınacak bir Aspirin’in, felç geçirmiş erkeklerde yeni bir felç riskini yüzde 25 oranında önlediği biliniyordu. Bundan yola çıkan uzmanlar, genel olarak felç riski taşıyanlarda da aynı oranda etkili olacağını düşünüyor. Hatta bazı araştırmalar bu oranın daha da yüksek olabileceğini gösteriyor.
Bu yeni faydalarıyla Aspirin’in gerçekten mucize ilaç olduğu bir kez daha kanıtlandı. Ancak her ilaç gibi Aspirin’in de zararli etkileri olabiliyor. Uzmanlar özellikle mide hastalarını uyarıyor: Dikkat, Aspirin mideyi delebilir. Çünkü mide asit salgılayan bir organ. Aspirin veya romatizma ilaçlari* midenin koruyucu örtüsünü ortadan kaldırıyor. Böylece iç örtü asitle doğrudan temasa geçiyor
Aspirin ve Kalp Krizi
Kalp krizi, bir koroner atardamarın bir kan pıhtısıyla tıkanmasının sonucu olduğu için, aspirinin pıhtılaşma üzerindeki etkisi bir kalp krizinin ilk saatlerinde yararlıdır. Her gün aspirin almak, by pass ameliyatı geçirenler de dahil olmak üzere, koroner atardamar hastalığı olan insanların çoğunda yararlıdır.
Aspirinin Zararları
Koroner atardamar hastalığınız varsa ya da koroner atardamar bypass ameliyatı geçirdiyseniz, aspirin daha sonraki bir kalp krizi riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir Ama kan basıncınız yüksekse, ailenizde felç olayları, kanama bozukluğu, ülser ya da karaciğer ya da böbrek fonksiyonu yetmezliği varsa veya varfarin (Coumadin) alıyorsanız, aspirinden kaçının. Her durumda, aspirini düzenli olarak almaya başlamadan önce doktorunuzla görüşün. (Aspirinin kimyasal adı asetilsalisilik asittir; asetaminofen gibi aspirin yerine kullanılabilen ilaçlardan farklı olduğunu unutmayın. Aspirinin pıhtılaşma üzerinde bir etkisi vardır; asetaminofenin ise yoktur.). Pıhtılaşma problemi olan hastaların alması da sakıncalıdır. Bunları bilmeden hergün aldığınızda ortaya sakıncalı durumlar çıkabilir.
Kaynak : mynet.com

2015 Nobel Kimya Ödülünü Alan Türk Prof.Dr Aziz Sancar


Aziz Sancar Nobel Kimya Ödülünü aldı

Aziz Sancar'dan bugün Türkiye'ye çok güzel haber geldi. 2015 Nobel Kimya ödülünü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, Tomas Lindahl ve Paul Modrich aldı.
Aziz Sancar, Mardin'in Savur İlçesinde, okuma yazma bilmeyen ancak eğitime önem veren sekiz çocuklu bir anne-babanın çocuğu olarak doğdu.İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Yurtdışında yaptığı çalışmalarla Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'ne kabul edilen üç Türk'ten biri oldu.
Aziz Sancar, HDP milletvekili Mithat Sancar'ın da akrabası. Ağabeyi Tahir Sancar, Mithat Sancar için "Yeğenimiz olur" dedi.
Haberi alınca çok şaşırdığı açıklayan Aziz Sancar ise, telefonla bağlandığı televizyon kanalında, "Bana çok güzel öğretim veren kendi memleketimdir. Bana olağanüstü tıp eğitimi verdi ve o buradaki başarımının kaynağı oldu" diye konuştu.


İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, İsveç Akademisi, Karolinska Enstitüsü ve Norveç Nobel Komitesi tarafından verilen Nobel ödülleri açıklandı. Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülen üç kişi arasında Türk bilim adamı  Prof. Aziz Sancar da yer aldı.
2015 Nobel Kimya Ödülü’nü “DNA onarımı” hakkındaki bilimsel çalışmasıyla Prof. Dr. Sancar kazandı.
Sancar ödülünü aynı dalda Tomas Lindahl ve Paul Modrich ile paylaştı.  
Prof. Dr. Aziz Sancar, Lindahl ve Modrich; hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde kazandı. Ödülün sahiplerinin açıklanmasının ardından Twitter'da Nobel Ödülü hesabından tweet atıldı.
Kendim ve  memleketimin çok sevindim. Çünkü bana çok güzel öğretim veren kendi memleketimdir. Bana olağanüstü tıp eğitimi verdi ve o buradaki başarımının kaynağı oldu. O bakımdan ana vatanıma çok minnettarım. Bütün Türk milletine sevgi ve selamlarımı iletiyorum.
 
"ÇOK ŞAŞIRDIM, BEKLEMİYORDUM"
 
Sancar, haberi aldıktan sonra Nobelprize.org'a verdiği röportajda ise, "Yarım saat önce bir telefon aldım. Karım açtı telefonu ve beni uyandırdı. Hiç beklemiyorum, çok şaşırdım" dedi.
 
İşte o röportaj:
 
"-Haberi nasıl öğrendiniz?
 
Yarım saat önce bir telefon aldım. Karım açtı telefonu ve beni uyandırdı. Hiç beklemiyorum, çok şaşırdım.
 
Haberi duyduğunuzda ilk yaptığınız ne oldu?
 
Mantıklı olabilmek için elimden geleni yaptım. Uyuyordum, ama o an güzel bir deneyimdi.

-Nobel Ödülü alan ilk Türk bilim insanı olduğunuzu söylerken doğru muyum?
 
Bilim insanı. Orhan Pamuk ilk olarak birkaç yıl önce Edebiyat ödülünü almıştı.

-Kesinlikle, evet, bilim insanı olarak. Sadece Chapel Hill'de değil Türkiye'de de büyük kutlamalar olacağını tahmin ediyorum.

Olacağına eminim. Yıllardır benim ne zaman Nobel alacağımı soruyorlardı ve ben bu soruyu duymaktan yorulmuştum. Dolayısıyla ülkem için de ayrıca gurur duyuyorum."

AZİZ SANCAR KİMDİR?
 
ABD'deki Kuzey Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser tedavisinde 'ritmik saat' buluşuna imza atarak dünyaca çapında üne kavuşmuştu. 1946 yılında Mardin'de dünyaya gelen, Sancar, 'DNA tamiri' ve 'hücre döngüsü kontrol noktası' gibi konularda yaptığı çalışmalarla da adını duyurmuştu. 
 
Prof. Dr. Aziz Sancar 1946'da Mardin Savur'da 8 kardeşin 7'ncisi olarak dünyaya geldi. Ailesinin okuma yazma bilmediği ancak çocuklarının eğitimine çok önem verdiği belirtiliyor. Sancar, 1963 yılında girdiği İstanbul Tıp Fakültesini 1971 yılında bitirdi ve eğitim için ABD'ye gitti. 1997 yılından bugüne Amerika Birleşik Devletleri North Carolina-Chapel Hill'de North Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü'nde görev yapan Prof. Sancar, gerçekleştirmiş olduğu 300'e yakın bilimsel makale ve bu makalelere yapılan 12 binden fazla atıfla, bilimsel araştırmada eşine az rastlanır bir başarıya imza attı. İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra yurtdışında yaptığı çalışmalarla Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'ne kabul edilen Sancar, buraya kabul edilen üç Türk'ten biri olmuştu.
 
3 MİLYON TL ÖDÜL
 
8 milyon İsveç Kronu, (yaklaşık 3 milyon TL) para ödülü Alfred Nobel'in ölüm yıldönümü olan 10 Aralık'ta sahiplerine verilecek.
Nobel Edebiyat ödülünün sahibi yarın, Barış Ödülü'nün sahibi Cuma, ekonomi ödülünün sahibiyse Pazartesi günü açıklanacak.
 
AZİZ SANCAR ÇARPICI BİLGİLER VERMİŞTİ
 
Prof. Aziz Sancar 2014 yılında AA'ya konuşmuştu. Kanser tedavisindeki 'sirkadiyen saat' (Ritmik saat) buluşunu anlatmıştı. 
 
Prof. Dr. Aziz Sancar, kanser konusunda önemli çalışmalar yapıldığını belirtirken, kanser mekanizmasının  10 yıl içinde çözüleceğine inandığını söylemişti. Ancak kanserin nasıl olduğunu çözümlemenin onu tedavi etmek anlamına gelmediğine işaret eden Sancar, tedavi konusunda bir şey söylemek için erken olduğunu belirtmişti.
 
Kanserle ilgili olarak ''DNA onarımı'' konusunda çalışma yaptığını bildiren Sancar, şunları kaydetmişti;
 
''Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu DNA'yı tahrip ediyor ve vücutta bulunan DNA onarım mekanizmaları,  o kanser hücrelerinin yaşamasını sağlıyor. Biz bu mekanizmayı anlamak, aydınlatmak için bir çalışma başlattık. Bu mekanizmayı anlayınca onu "inhibe" edip, kanser hücrelerinin normal hücrelerden daha önce öldürülmesini sağlamaya çalışacağız. DNA onarımı mekanizmasını aydınlatmak, kanser tedavisi noktasında çok önemli. Gayemiz bu mekanizmayı açıklamak.''
 
DNA ONAMIRININ MİNİMUM OLDUĞU ZAMAN TESPİT EDİLECEK
 
Sirkadiyen saat (günlük ritm) konusunda önemli bir buluş yaptıklarını bildiren Sancar, sirkadiyen saatin DNA onarımını kontrol ettiğini ifade etti. Sancar, DNA onarımının  günün belli saatlerinde arttığını, belli saatlerde de  minimum seviyeye indiğini söyledi.
 
Amaçlarının vücuttaki DNA onarımının minimum olduğu zamanı tespit edip, kanser hücrelerine ilaç verip, bu hücrelerin ölmesini sağlamak olduğunu belirten Sancar, ''HedefimizDNA onarımının ne zaman minimum ne zaman maksimum olduğunu belirleyerek, DNA onarımı potansiyelinin en az olduğu zaman ilaç tedavisi uygulayarak, hem ilacın etkisini çoğaltmak, hem de yan etkileri azaltmak'' şeklinde konuştu.
 
Bu kapsamda çalışmayı öncelikle kalın bağırsak kanseri üzerinden başlatacaklarını anlatan Sancar, ''Kalın bağırsağın biyolojisi ve DNA onarımı saatleri konusunda daha çok bilgi sahibi olmamız nedeniyle bu kanser çeşidinden çalışmalarımızı başlatacağız. Araştırma çalışmalarına 2-3 ay içinde başlıyoruz'' dedi.

12 Mart 2015 Perşembe

Cumhuriyet Üniversitesi Biyokimya ve Biyokimyagerlik Semineri 17 Mart 2015



Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde Biyokimyagerlik Semineri

Cumhuriyet Üniversitesi Biyokimya Kulübü ve Fen Fakültesi Öğrenci Temsilciliği ortak etkinliği olarak Biyokimyagerler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı , Biyokimyager Alper Tolga Eker 17.03.2015 tarihinde Saat 15:00'da C.Ü Fen Fakültesi Erfüz Edgüer Konferans salonunda seminer verecektir.

Seminer içeriği Türkiyede Biyokimya bölümünün iş olanakları,sıkça karşılaşılan sorunlar,kadro verilmemesi gibi birçok soruna ve özel sektörde veya devlette ne gibi iş imkanlarının bulunduğu konusunda bilgiler verilecektir.

Biyokimya Bölümü 1999 yılında Ege Üniversitesine,2011 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesine ve 2012 yılında ise Kütahya Dumlupınar Üniversitesine açılmıştır.

Kısaca Biyokimya mesleğinin tanımına ve iş alanlarına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

DNA İzolasyonu nasıl yapılır



 Temelde 3 aşamadan meydana gelir;
Hücre duvarının parçalanması.
DNA-Protein kompleksinin çözülmesi.
DNA’nın ortamdaki diğer moleküllerden ayrılması.

  Değişik organizmalardaki yapısal farklılıklar çeşitli izolasyon yöntemlerinin kullanılmasını gerektirebilir.

Genin Elde Edilmesi
A. İstenilen genin yer aldığı kromozom uygun Restriksiyon Endonükleaz Enzimleri ile parçalanır.
Bu enzimler DNA’yı 6-8 taban çiftinden oluşan ve “palindrom” adı verilen özgül bölgelerden keser.
Palindrom; DNA ipliğinin 3’ ucundan itibaren okunduğunda aynı nükleotidlerin yer aldığı DNA dizileridir.
Enzimler DNA üzerinde 2 türlü kesi yapar. Biri yapışkan uçlar oluşturan, diğeri palindromların tam ortasından yapılan ve kör ya da küt(blunt) uçlar oluşturan kesilerdir.
B. İstenilen genler orijinal kromozomdan mekanik yol ile edilebilir.
C. Sentetik olarak elde edilebilir.
D. İstenilen gene ait mRNA’dan reverse transkriptaz enzimi yardımı ile cDNA (komplementer DNA) elde edilebilir.
DNA Parçalarının Vektörler İle Birleştirilmesi;
Vektörler, kendilerine takılan DNA parçasını nakleden ve replike eden taşıyıcı DNA molekülleridir.
Bir DNA molekülünün vektör olarak kullanılabilmesi için birtakım özelliklere sahip olması gerekir;
a.Kendini ve taşıdığı herhangi bir DNA parçasını bağımsız olarak replike edebilmelidir.
b.Klonlanacak DNA parçasının insersiyonuna olanak tanıyan birçok tanıma dizisi içermelidir.
c.Vektörde seçicilik sağlayan “marker genler” bulunmalıdır. Bunlar, vektör taşıyan ve taşımayan konak hücreleri ayırmak için gereklidir.
d.Vektör ve vektörün taşıdığı DNA parçası konaktan kolaylıkla ayrıştırılabilmelidir. Konak özgüllüğü,
Taşıdıkları parçanın büyüklüğü,
Kopya sayıları,
Tanıma dizilerinin sayıları,
Marker genlerinin tipi ve sayıları
    gibi özellikleri açısından birçok farklı klonlama vektörü vardır.
Başlıca Vektörler;
Plasmidler
Bakteriyofajlar
Cosmidler
Bakteri Yapay Kromozomları (BAC)
Maya Yapay Kromozomları (YAC)
Memeli Yapay Kromozomları (MAC)
İnsan Yapay Kromozomları (HAC)
İfade Vektörleri
  Virüsler canlı hücrelere girebilirler ve çoğalabilirler. Bir kromozomal gen, viral genom içerisine sokulursa, gen virüs DNA’sı ile birlikte replikasyona uğrar ve çoğalır. Lambda fajının genlerinin hepsi tanımlanmış, tüm genomunun haritası çıkarılmış ve nükleotit dizisi belirlenmiştir. ʎ fajının genetik olarak değiştirilmiş suşları vektör olarak kullanılır.

Protein Mühendisliği Uygulamaları

    Fersht ve ark. İndole-3-glycerol phosphate synthase(IGPS) ‘den yola çıkarak phosphoribosylanthranylate isomerase(PRAI) elde etmişlerdir. Yönlendirilmiş evrimin bu çarpıcı uygulaması aynı zamanda enzim evriminde ‘conserved scaffold’ hipotezinin de test edilmesini sağlamıştır.
    Reetz ve ark. Pseudomonas  aeruginosa’dan elde edilen bir lipazın 2-metildekanoata enantio seçiciliğini yönlendirilmiş evrim tekniğini kullanarak artırmayı başarmışlardır. Mutant kütüphanesinin taranmasında  saf(R)- ya da (S)-p-nitrofenil ester kullanmışlardır. Mutant enzimde aktif merkez dışındaki beş a.asidin yer değiştirdiği ve böylece aktif merkez dışındaki loopların flexibilitesinin enantioseçiciliğe katkıda bulunduğu anlaşılmıştır.     Bir enzimin termal stabilitesindeki artışa aktivite kaybının eşlik edeceği yönündeki yaygın kanıya rağmen, psycrophilic subtilisin proteazının termal stabilitesi 60 C ye çıkarılmış ve 10 C deki aktivitesi de korunmuştur. Bu çalışmada psycrophilic ve mesophilic enzimler arasındaki %30-80 lik amino asit farklılığına karşın mutant enzimin sadece 7 amino asit değişimi içerdiği görülmüştür.(Miyazaki ve ark 2000)  Maxygen(USA) ve Novo Nordisk(Danimarka) araştırmacıları eşzamanlı olarak  family-shuffled subtilisin kütüphanesinde  dört parametre taramış- 23 C de aktivite, termal stabilite, organik çözgen toleransı ve  pH profili- herbir parametre için  dikkate değer iyileşmeler gözlemlemişlerdir.    Rasyonel protein dizaynına ilişkin örnekler ise ;
  -alfa amilazın termal stabilitesini artırmak için asparagin artıklarının uzaklaştırılması, rijid karaktere sahip prolin artığının eklenmesi ,
  - Lizozimin termal stabilitesini artrmak için disülfid köprülerinin eklenmesi,
  -3-izopropil malat dehidrogenazın termal stabilitesini artırmak için  hidrofobik çekirdeğin güçlendirilmesi,
  - Format dehidrogenazın oksidasyon stabilitesini artırmak için Met ve Cys artıklarının uzaklaştırılması ise olumlu sonuçlar vermiştir.